Ana içeriğe atla

Cinsiyet eşitliği değil, hakların eşitliği!


Virginia Woolf, feminist bir yazar olarak anılsa da kendisi için bu sıfatı hiçbir zaman kullanmadı. Woolf, cinsiyetlerin "eşitliği" değil "haklarının" eşitliğini savunmuştur. Elbette bir erkek ve kadın fiziksel anlamda eşit değildir. Fakat haklarımız ve özgürlüklerimiz eşit olmalıdır. 
"Kadınlar milyonlarca yıl boyunca evlerin içinde oturdu, şimdi ise bu duvarlar onların yaratıcı güçleri tarafından delinmiştir." Diyor yazar. Mekandan değil ruhtan ve fikirlerden bahsediyor. Kadınlara giydirilen kalıpları, toplumun dayattığı kuralları, duvarları kaldırmaktan ve fikir olarak özgür olmaktan bahsediyor. 

Haklarımızı korumak istememiz ve fikir özgürlüğüne olan hasretimizi dillendirmemiz 2020 yılında o kadar gülünç ki. Geliştiğimizi düşünenleriniz olabilir ama bu konuda yüzyıllardır toplumca aşamadığımız bir durum var. Yüzyıllar boyunca gibi bir ifade kullanmamın sebebi, Türkçe'nin ilk kadın romancısı Fatma Aliye'nin "Refet" ve "Levayih-i Hayat" adlı eserlerinde de toplumumuzun kadınlara olan tutumlarının değişmemiş ve günümüzde sadece şekilsel değişikliğe uğramış olmasıdır. 
                                                            Simge Damar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fikirler ölmez.

 Sonsuz sevgi ve saygıyla...

Şükür cehalet bitti!

   Şükür cehalet bitti!   Kimse okumuyor, herkes yazıyor.  Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor.   Kimse susmuyor, herkes konuşuyor.   Kimse çekilmiyor, herkes ortada.  Kimse kederlenmiyor, herkes şenlik.  Tevazu bitti. İncelik bitti. Hatıra bitti. Gönül bitti. Şarkı bitti.  Şükrü Erbaş

Yeryüzündeki Tek Çatımız Gökyüzü

      Aile büyüklerimizin çoğu Bulgaristan ve Romanya göçmeni. Zamanında Türkiye’ye gelen aile büyüklerimiz göçebe hayatını devam ettirmek zorunda kalmışlar. Çünkü, Türkiye’de istenmemişler. Türk olmalarına rağmen. İstenmeme sebepleri ise ecnebi diye nitelendirdikleri yabancı kültürü Türkiye’ye onların getirmesiymiş. Bu bilgileri dedeme de dedesi anlatmış. Zar zor yerleşebilen göçmenler hep bir arada yaşar, yaptıkları evlerin dışını mavi renge boyarlar maviyi çok severlermiş. Dış cephesi mavi olan bu evlere dışarıdan bakanlar anlarmış ki bu ev göçmen evi. Göçmenlerin h emen hemen her eşyası mavi olurmuş.  Müstakil evlerinin dışını da hala usulen mavi boyarlar. -  Peki bu mavi ne anlama geliyor ? - Gökyüzü.  Cevap bu kadar basitti. Sonra dedem anlatmaya başladı. Göçmenler kolay kolay bir yere ait hissedemiyorlar, orayı ev veya yurt olarak benimseyemiyorlarmış. Gökyüzü ise nereye giderlerse gitsinler onların tek çatısı olmuş.  Göçmenler arasında mavi r...