Aile büyüklerimizin çoğu Bulgaristan ve Romanya göçmeni. Zamanında Türkiye’ye gelen aile büyüklerimiz göçebe hayatını devam ettirmek zorunda kalmışlar. Çünkü, Türkiye’de istenmemişler. Türk olmalarına rağmen. İstenmeme sebepleri ise ecnebi diye nitelendirdikleri yabancı kültürü Türkiye’ye onların getirmesiymiş. Bu bilgileri dedeme de dedesi anlatmış. Zar zor yerleşebilen göçmenler hep bir arada yaşar, yaptıkları evlerin dışını mavi renge boyarlar maviyi çok severlermiş. Dış cephesi mavi olan bu evlere dışarıdan bakanlar anlarmış ki bu ev göçmen evi. Göçmenlerin hemen hemen her eşyası mavi olurmuş. Müstakil evlerinin dışını da hala usulen mavi boyarlar.
- Peki bu mavi ne anlama geliyor ?
- Gökyüzü.
Cevap bu kadar basitti. Sonra dedem anlatmaya başladı. Göçmenler kolay kolay bir yere ait hissedemiyorlar, orayı ev veya yurt olarak benimseyemiyorlarmış. Gökyüzü ise nereye giderlerse gitsinler onların tek çatısı olmuş. Göçmenler arasında mavi renginin anlamı, yeryüzündeki tek çatılarının gökyüzü olduğuymuş. Bunu unutmamak, her daim hatırlamak için göçmenler evlerinin dış cephesini mavi renge boyarmış. Dışarıdan evlerine baktıklarında esas evlerinin gökyüzü olduğu hatırlarına gelirmiş.
Bizler bu dünyanın göçmenleri değil miyiz?
çok güzel..
YanıtlaSilTeşekkürler :)
Sil"Muhacir diye küçümsenenler, tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlar, yani düşmanla sonuna kadar dövüşenler, çekilen ordunun ri’cat hatlarını sağlamak için kendilerini feda edenler ve düşman karşısında kaçmak, çekilmek nedir bilmeyenlerdir. Muhacirler, kaybedilmiş topraklarımızın millî hatıralarıdır." der Atatürk. Gerçekten de öyledir. Muhacirlerin çok çalışkan oldukları kabul edilir, bunun sebebi her türlü zorluğa göğüs germiş ve istenmedikleri yerde -"Çünkü, Türkiye’de istenmemişler. Türk olmalarına rağmen. S.D"- çalışkanlıkları, üretkenlikleri, yorulmak nedir bilmezlikleriyle sivrilmek, fark yaratmak zorunda olmalarıdır.
YanıtlaSilÇok güzel eklemeler yaptınız. Teşekkürler.
Sil